Tarihi Havran Evleri, taş işçiliği ve ahşabın uyumuyla sanat eseri gibidir. Thebe Antik Kenti, Homeros’un İlyada Destanı’nda adı geçen, Truva Savaşı’ndan kaçanların kurduğu önemli bir yerleşimdir. Özaydınlar Konağı, zarif mimarisiyle dikkat çekerken, Havran Ebubekir Camii, 1743’te inşa edilmiştir ve farklı dönemlerin izlerini taşır.
İnboğazı ve Andık Mağaraları ise binlerce yıl önce farklı medeniyetler tarafından kullanılmış tarihi alanlar arasında yer alır. Havran'da gezilecek tarihi ve turistik yerler:
1. Tarihi Havran Evleri
Her biri birer sanat eseri gibi olan Havran evleri, taş işçiliğiyle ahşabın muhteşem uyumunu sergiler. Kapı tokmaklarından pencere pervazlarına kadar ince bir işçilik göze çarpar. Sokaklar arasında dolaşırken, eski dönemlerde bu evlerde yaşananları hayal edeceksiniz.
2. Thebe Antik Kenti
Thebe Antik Kenti, Balıkesir’in Havran ilçesi sınırlarında yer alan, tarihî önemi ve efsaneleriyle dikkat çeken büyüleyici bir yerleşimdir. Tepeoba ve Kalabak köyleri arasında geniş bir alana yayılmış olan bu antik kent, Homeros’un ölümsüz eseri “İlyada Destanı”nda önemli bir yer tutar. Truva Savaşı’ndan kaçanların kurduğu bu kent, mitolojik hikayeler ve arkeolojik zenginlikler açısından oldukça değerlidir.
Homeros, İlyada’da Thebe’den sıkça bahseder ve burayı, güçlü kahramanların ve destansı olayların yaşandığı bir şehir olarak tasvir eder.
3. Özaydınlar Konağı
Özaydınlar Konağı, Hacı Ahmet Efendi tarafından yaptırılmış olan tarihi bir yapıdır ve Havran'daki en önemli sivil mimarlık örneklerinden biridir. Görkemli mimarisiyle dikkat çeken konak, zemin katta moloz taş ve çamur harcıyla inşa edilmiş beden duvarlarıyla sağlam bir temel üzerine otururken, üst katlar ahşap malzeme ile kaplanmıştır.
Bu yapının simetrik cephe düzeni, estetik açıdan göz alıcı bir görüntü oluşturur. 39 odasıyla oldukça geniş olan konağın iç mekanları da dönemin zenginliğini ve zarafetini yansıtan bir yapıya sahiptir.
4. Havran Ebubekir Camii
Havran Ebubekir Camii, Havran’ın tarihi derinliğini yansıtan, görkemli geçmişiyle tarihi ibadethanedir. Caminin ilk inşası, 1743 yılında Hacı Bekir Ağa tarafından gerçekleştirilmiştir. Ancak tarih boyunca çeşitli onarım ve yeniden inşa süreçlerinden geçmiştir.
Minarede bulunan ve mermer üzerine yazılmış kitâbeye göre, 1809 yılında (Hicri 1224), minare Hacı Muhammed’in eşi Gülsüm Kadın tarafından yaptırılmıştır. Öyle ki, 1946 yılında Hafız Emir’in kızı Ayşe Hesna Hanım tarafından yapılan ikinci inşa, camiye farklı bir dönemin izlerini katmıştır.
5. İnboğazı ve Andık Tarihi Alanları
İnboğazı ve Andık Tarihi Alanları, İnboğazı Mağarası, İlçe merkezine yalnızca 6,5 kilometre uzaklıktaki bu mağara, İnönü Mahallesinde yer alır. Andık Mağarası, mağaranın iç yapısı da oldukça etkileyicidir. 56 metre derinliğe sahip olan Andık Mağarası, bir büyük galeri ve pek çok küçük galeriyle ziyaretçilerini adeta geçmişe bir yolculuğa çıkarır. Bu galerilerde yapılan arkeolojik kazılar, mağaranın binlerce yıl boyunca farklı medeniyetler tarafından kullanıldığını ortaya koymuştur.
Özellikle bulunan seramik parçaları, Neolitik Çağ’da, yani yaklaşık 8000 yıl önce mağarada yerleşimin başladığını göstermektedir. Zamanla Kalkolitik, Antik ve Ortaçağ dönemlerinde de bu mağaranın yaşam alanı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.