Deyrulzafaran Manastırı, Mor Evgin Manastırı, Hıristiyan azizi Mor Evgin tarafından 4. yüzyılda inşa edilmiştir. Mardin’in doğal güzellikleri de göz kamaştırır. Yüceli Vadisi, şelalesi ve alabalık tesisleri ile hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çeker. Çağ Çağ Suyu, bölgedeki sulama için önemli bir kaynaktır.
Uluköy Mağarası, arkeolojik potansiyeli ile keşfedilmeyi bekleyen bir doğa harikasıdır. Ayrıca, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, tarihi bir Süvari Kışlası’nda yer alarak Mardin’in kültürel mirasını sergilemektedir. Mardin’de gezilecek önemli 20 yer:
1. Mardin Müzesi
Mardin Müzesi, iki ayrı yapıda hizmet veren önemli bir kültürel merkezdir. Müze, 1895 yılında Antakya Patriği İgnatios Behnam Banni tarafından “Süryani Katolik Patrikhanesi” olarak inşa edilmiştir. Daha sonra, Kültür Bakanlığı tarafından Süryani Katolik Vakfı’ndan satın alınarak kamulaştırılan bu bina, Zinciriye Medresesi’ndeki eserlerin taşınmasıyla 2000 yılında “Mardin Müzesi” olarak faaliyete geçmiştir.
Müzenin doğu kısmında, 1947 yılından beri hizmet veren Meryem Ana Kilisesi bulunmaktadır. Müzenin tasarımı, bulunduğu alandaki arazi eğimi ve parsel derinliğinin fazla olması nedeniyle teraslamalar biçiminde üç katlı olarak planlanmıştır. Güneye (ovaya) bakan U planlı yapısı, geleneksel Mardin Evi mimarisinin tüm karakteristik özelliklerini barındırmakta ve bölgenin kültürel dokusunu yansıtmaktadır.
2. Dara Antik Kenti
Dara Antik Kenti, Mardin’in 30 kilometre güneydoğusunda, Oğuz Köyü’nde yer alan önemli bir tarihi alandır. Tarihte Yukarı Mezopotamya’nın en önemli yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen Dara, İmparator Anastasius’un (491-518) girişimleriyle 505 yılında, Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını Sasanilere karşı korumak amacıyla askeri bir garnizon kenti olarak kurulmuştur. Ancak Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte şehir zamanla önemini kaybetmiş ve harabe haline gelmiştir.
Dara Antik Kenti, kaya içine oyulan yapılarla geniş bir alana yayılmaktadır ve çevresi 4 kilometrelik bir surla korunmuştur. İç kale, kentin kuzeyinde, 50 metre yüksekliğindeki bir tepenin üst düzlüğüne inşa edilmiştir. Kent içinde, kilise, saray, çarşı, zindan, tophane ve su bendi kalıntıları günümüzde hala görülebilmektedir.
3. Mardin Kalesi
Mardin Kalesi, 10. yüzyılda Hamdaniler tarafından inşa edilmiş olup, şehrin en önemli tarihi yapılarından biridir. Kalenin uzunluğu yaklaşık 1 kilometre, genişliği ise 30 ile 150 metre arasında değişmektedir. Bu kale, Mardin’in stratejik konumunu güçlendirmek için yapılmış olup, şehre hâkim bir noktada yer alır ve Mardin’i yüksekten izleyebileceğiniz muazzam bir manzaraya sahiptir.
Tarih boyunca Mardin Kalesi’ni ziyaret eden gezginler, kalede birçok yapı olduğunu rapor etmiştir. Kalenin bir başka dikkat çekici özelliği ise, doğal kaya yapısı üzerine inşa edilmesidir. Doğal kaya üzerine çok az eklenti yapılarak müstahkem bir hale getirilen kale, bu özelliğiyle savunma açısından oldukça güçlü bir yapı olmuştur.
4. Deyrulzafaran Manastırı
Deyrulzafaran Manastırı, Mardin’in en önemli tarihi ve kültürel miraslarından biri olarak kabul edilir. Yukarı Mezopotamya’nın gözde yapılarından olan bu manastır, Mardin şehir merkezine sadece 5-10 dakikalık mesafededir. 4. yüzyıla tarihlenen bu yapı, Süryani Kadim cemaatinin dini eğitim merkezi olarak büyük bir öneme sahiptir ve günümüzde de Süryani Kilisesi’nin aktif bir merkezi olarak işlevini sürdürmektedir.
Manastır, çok eski tarihlere dayanan bir geçmişe sahiptir. Eski bir güneşe tapan topluluk olan Şemsiler tarafından kullanılan Güneş Tapınağı üzerine inşa edilmiştir. Ayrıca, Romalılar tarafından kale olarak kullanılan bölgenin kalıntıları üzerine kurulan manastır, bölgenin tarihi ve dini geçmişinin önemli bir simgesi olarak dikkat çeker. Süryaniler için kutsal sayılan bu yapı, zengin mimarisi ve tarihi derinliği ile ziyaretçilerini büyülemektedir.
5. Şehidiye Medresesi
Şehidiye Medresesi, Mardin Artuklu ilçesinde 13. yüzyılın başlarında Artuklu Sultanı Melik Nasreddin Artuk Aslan tarafından yaptırıldığı sanılan önemli bir yapıdır. Güney yönünde iki nefli mescidin bulunduğu revaklı avlulu ve eyvanlı bir medrese şeması sunan bu yapı, tarih boyunca birçok değişikliğe, onarıma ve eklemeye maruz kalmıştır; bu nedenle medresenin orijinal durumu büyük ölçüde değişmiştir.
Yapının minaresi, 1916/17 yıllarında Ermeni Mimar Serkis Lole tarafından eklektik bir üslupla ve iskelesiz olarak inşa edilmiştir. Medresenin cami kısmı, en çok değişime uğrayan bölümlerden biridir. İlk yapıldığında oldukça süslü bir cepheye sahip olduğu anlaşılan cami, zamanla çeşitli tadilatlar geçirmiştir.
6. Emineddin Külliyesi
Emineddin Külliyesi, Mardin’in Emineddin Mahallesi’nin güneybatı kesiminde bulunan, Birinci Artuklu Sultanı Necmettin İlgazi (1108/09-1223) ile kardeşi Emineddin’e mal edilen bir yapılar topluluğudur. Kaynaklara göre, inşaatına Emineddin’in başlattığı, ölümünden sonra ise Necmettin İlgazi’nin tamamladığı belirtilmektedir.
Külliyenin birinci yapı grubu, maristan (hastane), cami, medrese, hamam ve çeşmeden oluşmaktadır. Bu yapılar, dönemin mimari ve sosyal yaşamının önemli unsurlarını yansıtmaktadır.
Külliyenin ikinci yapı grubu, genellikle Necmeddin Külliyesi adıyla bilinir ve birbirini kesen tonozlu mekanlar, bir minare kalıntısı ve ek mekan izlerinden oluşmaktadır. Bu yapılar, Mardin’in zengin tarihini ve kültür
7. Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi
Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi, II. Abdülhamid döneminde, 1889 yılında Diyarbakır Valisi Hacı Hasan Paşa tarafından Süvari Kışlası olarak inşa edilmiştir. Yapının mimarı, Ermeni asıllı Sarkis Elyas Lole’dir.
İki katlı olan bu yapının, güney kapısından girilen alt katının kışlanın ahır kısmı olduğu anlaşılmaktadır. Süvari Kışlası, zamanla farklı işlevler üstlenmiş; Jandarma Komutanlığı Askerlik Şubesi, Jandarma Karakolu ve 1991-2003 yılları arasında vergi dairesi olarak kullanılmıştır. 2006 yılında müze olarak hizmete açılan bu yapı, Mardin’in kültürel mirasını ve tarihini sergileyen önemli bir mekan haline gelmiştir.
8. Uluköy Mağarası
Uluköy Mağarası, iki gözden oluşan önemli bir doğal yapıdır. Güneydeki göz “A” gözü, kuzeydeki göz ise “B” gözü olarak adlandırılmıştır. Mağaranın girişi kuzeydoğu yönüne bakmakta olup, girişten en derin noktasına kadar toplamda 23.5 metre derinliğe sahiptir. Günümüzde çökmeler nedeniyle ağzı 23 metre genişliğindedir. B gözü, yaklaşık 23.50 metre derinlik ve 7.5-2 metre arasında değişen bir genişliğe sahiptir. Ancak, bu gözde ağır bir tahribat söz konusu olduğundan dolayı çok fazla buluntu tespit edilememiştir.
9. Çelbira Üzüm İşliği
Çelbira Üzüm İşliği, Mardin’in zengin tarihini yansıtan önemli bir alandır. Mardin Artuklu ilçesindedir. Yamaçlarında kaya mezarları bulunan bu işlik alanında gerçekleştirilen kazılar, geçmişinin M.S. 4. yüzyıla kadar uzandığını ortaya koymuş; burada 105 sarnıç ve 10 üzüm ezme alanı keşfedilmiştir. Bu özellikleriyle, Çelbira antik çağın en eski üzüm işliği ve şarap fabrikası konumundadır. Alanın güney yamacında yer alan kilise kalıntısı, bölgeye kutsal bir nitelik kazandırmaktadır. Ayrıca, komşu köylerde yaşayan yerel halk, hala burada pekmez ve pestil gibi ürünler üretmektedir.
10. Mor Benham (Kırklar) Kilisesi
Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi, Mardin’in en önemli ve en eski kiliselerinden biridir. Kilise, Mor Behnam ve kız kardeşi Saro adına inşa edilmiş olup, erken dönem Hristiyan efsanelerinden alınan bu isimler, kilisenin dini ve tarihi önemini vurgular. Yapı, 6. yüzyılın ortalarına tarihlenir ve bu dönemden günümüze kadar korunmuş nadir Hristiyan mimarisi örneklerinden biridir. Kilise, mimari açıdan oldukça etkileyicidir. Doğu-batı yönünde inşa edilmiş olup, 12 masif sütun üzerine oturtulmuş kemerlerle taşınan bir tavanı vardır.
11. Çağ Çağ Suyu ve Vadisi
Çağ Çağ Suyu ve Vadisi, Mardin’in Midyat ve Nusaybin ilçeleri arasında, Dali Köyü’nün güneyinde yer alan iki ayrı kaynaktan çıkan Aksu (Beyazsu) ve Karasu’nun birleşmesiyle oluşan doğal bir su kaynağıdır. Bu birleşim, hem bölgenin içme suyu hem de sulama suyu ihtiyacını karşılayan önemli bir barajın kurulmasına zemin hazırlamıştır.
Çağ Çağ Suyu, Nusaybin ilçesi sınırları içinde akar ve sonrasında Suriye topraklarına geçer. Bu su, üzerine kurulan baraj sayesinde hem sulama hem de enerji üretimi açısından bölgeye büyük katkı sağlamaktadır. Özellikle tarımın önemli bir geçim kaynağı olduğu bu bölgede, suyun sulama amacıyla kullanılması, verimliliği artırarak yerel ekonomiye katkı sağlar.
12. Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı
Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı, Mardin’in Midyat ilçesine 22 kilometre uzaklıkta, Yayvantepe köyünde yer alan ve MS 397 yılında kurulan tarihi bir yapıdır. Dünyanın en eski faal manastırlarından biri olan bu mabet, Süryani Kadim Ortodoks cemaatinin en ünlü ve büyük yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Hristiyanlık tarihinin önemli merkezlerinden biri olan Mor Gabriel, özellikle Süryani topluluğu için büyük dini ve kültürel öneme sahiptir.
Manastırın ana kilisesindeki mozaikler, doğu bölgelerindeki Bizans sanatının günümüze ulaşan en etkileyici örneklerinden biridir. Bu mozaikler, Bizans döneminin zarif ve detaylı işçiliğini yansıtarak ziyaretçileri büyüler. Manastır, Süryani kültürü ve tarihinin zenginliğini yansıtan birçok bölüm ve yapıya sahiptir; bunlar arasında kiliseler, mezarlıklar, vaftizhaneler ve şapeller bulunur.
13. Boncuklu Tarla
Boncuklu Tarla, 13 bin yıllık geçmişiyle Anadolu kültür tarihi açısından önemli bir keşif alanı olarak öne çıkmaktadır. Bu bölgedeki en dikkat çekici yapı, 13 bin yıl öncesine tarihlenen tapınaktır. Bu tapınak, Anadolu insanlık tarihinin yerleşik düzende bilinen en eski tapınak yapılarından biri olarak kabul edilmekte ve Mezopotamya kültür tarihi için yeni veriler sunmaktadır.
Boncuklu Tarla’da yapılan kazılarda bulunan küçük buluntular, alanın tarihine ışık tutan önemli öğeler içermektedir. Bu buluntular arasında, bölgeye ismini veren boncuklar, bilezikler, kulak tıkaçları/küpeler, figürlü taş objeler ve kemik plakalar yer almaktadır. Bu çeşitlilik, o dönemdeki toplumsal ve kültürel yaşantının zenginliğini göstermektedir.
14. Mor Evgin Manastırı
Mor Evgin Manastırı, Mardin’in en özgün ve etkileyici dini yapılarından biri olarak kabul edilir. Nusaybin’e 25 kilometre uzaklıkta bulunan Tuz İzlo bölgesinde yer alan bu manastır, Hristiyanlığın ilk dönemlerinden kalma önemli bir yapıdır. MS 363 yılında Mısır’dan gelen Aziz Mor Evgin ve onunla birlikte gelen 70 müjdeci tarafından inşa edilen manastır, günümüze kadar varlığını koruyabilmiştir.
Deniz seviyesinden yaklaşık 900 metre yükseklikte yer alan Mor Evgin Manastırı, muazzam bir manzaraya sahip olmasının yanı sıra, bir avlu etrafında gelişen kompleks bir yapıya sahiptir. Hem mimari yapısı hem de tarihi derinliği ile dikkat çeken manastır, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Manastırın bulunduğu yüksek konum, buraya manevi bir atmosfer kazandırmakta ve ziyaretçilere huzur dolu bir deneyim sunmaktadır.
15. Bab Es Sur (Melik Mahmud) Cami
Bab Es Sur (Melik Mahmud) Cami, XIV. yüzyılın 3. çeyreğinde, yaklaşık 1364-1365 yıllarında inşa edilmiştir. Caminin giriş kapısındaki kitabeden bu bilgi elde edilmiştir. Yapının ana mekanı, ortada kubbeli ve iki yanında beşik tonozlarla örtülü alanlardan oluşan enine gelişme gösteren bir düzenleme ile tasarlanmıştır.
Caminin ana mekanının batısında kare biçiminde bir türbe yer almakta, ancak bu mekanda günümüzde hiçbir mezar izi bulunmamaktadır. Doğu yönünde portale bitişik olarak iki oda, kuzeyde ise küçük selsebilli bir eyvanın iki yanında iki oda daha yer alır. Caminin kuzeydoğu köşesinde bulunan minaresi ise basit silindirik bir yapıya sahiptir.
16. Zınnar Bağları
Zınnar Bağları, Mardin şehir merkezinin kuzeyinde başlayarak içindeki yoğun üzüm bağları nedeniyle adını almış bir bölgedir. Bu alan, Mezopotamya Ovası’na kıyasla daha ağaçlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir.
Zınnar, Mardin’in simgesi haline gelmiş olan üzüm ve badem gibi ürünlerin yanı sıra, birçok farklı meyve ve sebzenin de yetiştirildiği verimli bir tarım alanıdır. Bahar aylarında yeşeren Zınnar, bu canlı renkleriyle ilin sembollerinden biri olarak dikkat çeker.
17. Derinsu Mağarası
Derinsu Mağarası, Mardin’in Derik ilçesinin batısında, Hanok’un 8 kilometre kuzeybatısındaki Derinsu Köyü’nde yer almaktadır. Mağara, içerisinde bulunan yeraltı gölü nedeniyle “Deniz Mağarası” olarak da adlandırılmaktadır.
Yaklaşık 2 bin metrekare genişliğinde ve 15 metre yüksekliğinde olan bu mağara, zemininden çıkan temiz su ile doludur, ancak derinliği tam olarak bilinmemektedir. Mağaranın yapısı nedeniyle taş düşme riski bulunmaktadır, bu yüzden suya girmek tehlikeli ve yasaktır.
18. Surp Kevork Ermeni Kilisesi
Surp Kevork Ermeni Kilisesi, Mardin’in Derik ilçesinde bulunan ve bölgedeki en eski kiliselerden biri olarak bilinir. 1650 yılında inşa edilen bu kilise, Süryani, Ermeni ve Keldani topluluklarına ait 6 kiliseden biri olarak öne çıkmaktadır ve günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır.
Kilise, inşaat sürecinde hem ibadet hem de eğitim amaçlı olarak iki bölümden oluşmaktadır. Kullanımında kırmızı toprak tercih edildiği için “Kırmızı Kilise” olarak da anılmaktadır. Bu yapım tarzı, kilisenin dış görünümüne karakteristik bir özellik katmaktadır.
19. Rabat Kalesi
Rabat Kalesi, Mardin’in Derik ilçesinin 15 kilometre batısında, Hisaraltı Köyü’nde yer almaktadır. Kalenin kitabesi günümüze ulaşmamış olduğundan, yapım tarihi kesin olarak belirlenememiştir ve kaynaklarda kaleye dair yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak, kalenin Artuklular döneminde onarıldığı ve bu dönemde çeşitli ilavelerle genişletildiği bilinmektedir.
Kalenin öncesi hakkında fazla bilgi olmamakla birlikte, günümüze ulaşan kalıntılara bakıldığında yapımında yöresel kesme taş ve yer yer moloz taş kullanıldığı anlaşılmaktadır. Oldukça büyük bir yapı olan Rabat Kalesi, 15 burca sahip olup dikdörtgen planlı bir mimariye sahiptir. Köşelerinde dört gözetleme kulesi bulunan kale, bu kuleler ve burçlar sayesinde savunma amaçlı olarak tasarlanmıştır; burçlar ve kuleler 15 metreye kadar ulaşan yükseklikleriyle dikkat çekmektedir.
20. Yüceli (Ğurs) Vadisi
Yüceli (Ğurs) Vadisi, Kızıltepe ilçesinin en önemli doğal güzelliklerinden biridir ve Yüceli köyünde yer almaktadır. Kızıltepe ilçe merkezine 18 km uzaklıkta bulunan bu vadi, doğa harikası şelalesiyle ziyaretçilerin uğrak noktaları arasında yer alır.
Bölge, “Cennet bahçesi” olarak adlandırılan alabalık tesisleri ile de dikkat çekmektedir. Şelale, fotoğraf tutkunlarının da ilgi odağıdır; yaz aylarında aşırı sıcaklar nedeniyle su seviyesi azalırken, baharda debisi coşkulu bir şekilde akarak göz kamaştırıcı bir manzara sunmaktadır.