Murat Nehri üzerindeki Palu Tarihi Köprüsü, Roma, Bizans ve Artuklu dönemlerinin izlerini taşır. Palu Ulu Cami, 1852’de inşa edilmiştir ve “Kırklar Camii” olarak da bilinir. 16. yüzyılda yapılan Palu Küçük Camii, Osmanlı mimarisinin izlerini taşır.
Urartu dönemine ait Palu Kalesi Yazıtı ve kaya mezarları ise bölgenin tarihi önemini vurgular. Urartu Krallığı’nın mühendislik becerileri bu yapılarla günümüze ulaşmıştır.
İçindekiler
Toggle1. Palu Tarihi Köprüsü

Palu Tarihi Köprüsü, Murat Nehri üzerinde yer alan ve tarihsel olarak oldukça önemli bir yapı olarak öne çıkmaktadır. Kitabesi bulunmamakla birlikte, rivayetlere göre Roma Dönemi’nde inşa edildiği söylenmektedir. Köprünün inşa şekli, kemer yapıları ve tasarımı bakımından Selçuklu mimarisiyle benzerlikler taşıdığı için, Selçuklu dönemine ait bir yapı olma ihtimali de tartışılmaktadır. Artuklular Dönemi’nde de onarımlar geçirdiği bilinmektedir.
Roma, Bizans ve Artuklu Dönemi’nde farklı zamanlarda kullanıldığı ve onarıldığı düşünülüyor, bu da köprünün uzun süredir aktif olarak kullanıldığını ve farklı uygarlıkların izlerini taşıdığını gösteriyor.
2. Palu Ulu Cami

Palu Ulu Cami, Eski Palu’nun Çarşıbaşı Mahallesi’nde bulunan ve tarihsel açıdan önemli bir yapı olarak dikkat çeker. Kitabesine göre, cami 1274 Hicri (1852 Miladi) yılında yapılmıştır. Halk arasında “Kırklar Camii” olarak da bilinir, bu ismin kökeniyle ilgili bazı rivayetler bulunmaktadır. İlginç bir şekilde, bu camiyi inşa eden usta, Palu Küçük Camii’nin yapımında görev alan ustanın kalfası tarafından yapılmıştır.
Ulu Cami, dikdörtgen planlı olup, üst kısmı kubbesiz ve düz dam şeklinde inşa edilmiştir. Ancak zamanla caminin damı tamamen çökerek ciddi bir hasar görmüştür. Caminin iki giriş yeri bulunmaktadır: Batı ve Güney kısımlarındaki girişler, yapının farklı yönlerinden erişimi sağlar. Minaresi ise kare planlı olup, yuvarlak gövdeye geçişi kemerler ile sağlanmıştır. Ancak şerefeden yukarı kısmı zamanla yıkılmıştır.
3. Palu Küçük Camii

Palu Küçük Camii, 16. yüzyılda inşa edilen ve klasik Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan önemli bir yapıdır. Tek kubbeli yapısı, Osmanlı camilerinin karakteristik özelliği olan sadelik ve zarafeti yansıtır. Caminin inşasında moloz taş kullanılmış, bu da yapıya oldukça sağlam bir yapı özelliği kazandırmıştır. Minare ise kesme taş kullanılarak yapılmış ve bu da yapının estetik görünümüne katkı sağlamıştır.
Caminin planı dikdörtgen şeklindedir, bu da geleneksel Osmanlı camilerinin mimari planına uygun bir özelliktir. Ancak zaman içinde bazı bölümleri hasar görmüş ve yalnızca caminin yan duvarları ve minarenin gövde kısmı günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Bu durum, binanın geçirdiği zamanın ve olası restorasyon çalışmalarının izlerini göstermektedir.
4. Palu Kalesi Yazıtı
Palu Kalesi Yazıtı, özellikle taş işçiliğinde ve mimaride çığır açan Urartu Krallığı’nın bu medeniyetlerin başında geldiğini gösteren önemli bir örnektir. Şebeteria adı verilen eski Palu Kalesi’nde, Urartu Dönemi’ne ait kaya mezarları, tüneller, tapınaklar ve su sarnıçları günümüze kadar ulaşmıştır.
Urartu Kralı Menua tarafından yaptırılan taş kitabe ise bu eserlerden en dikkat çekeni olarak öne çıkmaktadır.
5. Palu Urartu Kaya Mezarları
Palu Urartu Kaya Mezarları, bölgenin tarihsel zenginliğini ve Urartu Krallığı’nın mühendislik becerilerini yansıtan önemli yapılar arasında yer alır. Urartu Dönemi’nde, kaya mezarları ölülerin gömülmesi için genellikle kayaların oyulmasıyla yapılmış ve bu yapılar, hem dini hem de kültürel bir anlam taşımaktadır.
Palu’daki Urartu kaya mezarları, kayaların içine kazılmış ve genellikle birkaç odadan oluşan yapılar şeklindedir. Bu mezarlar, hem zengin taş işçiliğini hem de dönemin inşa tekniklerini sergiler.